Dua / 2018 Ağustos
Çağlayan Dergisi - Un pódcast de Çağlayan Dergisi

Categorías:
Şehrin en kalabalîk caddesinde koştururcasînailerliyorduk. İnsanlar,iş çîkîşî evlerine dönüyorlardî. Buhîzlî akîş gözlerimi yoruyor, karîşançizgiler birbirine ekleniyordu. Yolun neresindeolduğumuzu, çevredeki binalardan anlîyordum.Akşam, şehrin ufkunu kîzîla çevirirkendolmuşu kaçîracak olmanîn telâşîyla ilerliyorduk.Hîzlî adîmlarîmîz, yüzümüzün kîzarîklîğî,kaşlarîmîzîn kîvrîmlarî telâşîmîzî ele veriyordu.Cadde uzun ve kalabalîk; vakit dar… Birtürlü dolmuş durağîna varamamîştîk. Hepsibizi bekliyormuş gibi yoldan birçok insan geçti,fakat bir sima dikkatimizi çekti. TülbendindeAnadolu’mun nakîşlarî, elinde sesine eşlik edentitremesi… Burnunun kîvrîmlarî, büyüyen küçülengözleriyle âdeta anacîğîm gibi bir teyzebelirdi yanîmîzda. Ne zaman fark ettim bu kadardetayî, bilemedim. Birkaç adîm bizimle birlikteyürüdü, durmayacağîmîzî anlamîş gibi attîkendini önümüze. Gitti geldi gözleri gözlerimeve şöyle dedi: “Allah size belâ, musibet vermeye.Çoluğunuz çocuğunuzla şâd olasîz. Daimbahtiyar olasîz.” Kelimeler sanki tepe oldu, aşamadîm.Yol durdu, sokak durdu… Dua büyüdügönlümde. Yanîmdaki öğrencilerim de durdu.Bu teyze sadaka istiyordu bizden. Ö kadar içten,o kadar bizden.“Bu Tacik teyze Türkçe dua etti. Gönlünüzdenne koparsa verin teyzeye.” “Hocam dolmuşukaçîracağîz.” “Bîrak evlâdîm şimdi dolmuşu.”-Zihnimde birkaç gün önce öğrencilere sadakaile ilgili söylediklerim. Önca sözün üstüne, dediğiniyapmamak korkuttu; durdurdu yolun ortasîndabeni. Teyzenin elleri titriyordu. Yüzünetam bakamadîm. Verdik gönlümüzden geldiğince.Yol yeniden hareketlendi, arabalar ve insanlaryürümeye, sesler tekrar duyulmaya başladî.Durağa geldiğimizde dolmuş kalkmîştî. Ön beşdakika sonra diğer dolmuş gelecekti. Bir öncekidolmuşu arzulamamîzîn sebebi daha geniş olmasîydî.“Kîsmet böyleymiş” deyip bir sonrakidolmuşa bindik.Kalabalîk kaybolmuş, şehir gürültüsüylegeride kalmîştî. Teyze ve duasî kalmîştîo tablodan zihnimde. Şehir görünmez olmuştu.Yolun az ilerisinde bir kalabalîk gördüm.Az sonra ne olduğunu daha net görmeye başlamîştîm.Yolun kenarînda bir dolmuş, üzerindedevrilen bir kamyon sebebiyle âdeta katlanmîşkâğît gibi olmuştu. Dikkatlice bakînca onun kaçîrdîğîmîzdolmuş olduğunu anladîm. “Hocam,bu bizim kaçîrdîğîmîz dolmuş.” “Hocam, iyi kikaçîrmîşîz dolmuşu.”Bizi durduran teyzeyi düşündümbir an; yüzünün kîvrîmlarînî, tülbendininnakîşlarînî, titreyen ellerine eşlik edenduasînî: “Allah size belâ, musibet vermeye. Çoluğunuzçocuğunuzla şâd olasîz. Daim bahtiyarolasîz.”